Sonsuza Dek Sürecek Bizim Aşkımız Biz Galatasaraylıyız!

Sonsuza Dek Sürecek Bizim Aşkımız Biz Galatasaraylıyız!

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Play-Offfffffffffffffffffffffff !!!

Yaklaşık olarak 2 aydır boğuştuğumuz şike soruşturması dolayısıyla zaten patlamaya hazır bir bomba gibi olan biz futbol severlerin sinirine sinir stresine stres katan bir olay yaşandı geçtiğimiz hafta içerisinde Digitürk yetkilileri tarafından verilen iftar yemeğinde...

Trabzonspor'un boykot ettiği bu iftar yemeğinde bulunan 17 kulüp yöneticisinin önüne daha önce bahsi herhangi bir şekilde geçmemiş bir proje sunuldu.Buna göre senelerdir aynı şekilde oynanan lig rafa kalkıyor yerine ise Belçika'daki sistemin aynısı getiriliyordu...
Birazdan Belçika'daki sistemi inceleyeceğiz fakat böyle kritik bir kararın 3 saatlik bir yemekte gökten 3 elma düştü şekliyle kulüplere adeta dikta edilmesi nasıl bir çaresizliğin,acizliğin ve zorbalığın ürünüdür?

Kamuoyu yoklaması yapıldı mı?
Anketler düzenlendi mi?
Alt liglerde denendi mi?
Futbolun en büyük unsuru olan taraftarlara soruldu mu?
Medyada tartışılmasına fırsat tanındı mı?

Hayır Hayır Hayır! Bütün bu önemli soruların hepsinin cevabı hayırken,biz taraftarlar olarak bir sorumuz olmalı artık TFF'ye:

Hayırdır?

Nerede görülmüş 3 saatte lig statüsünün değiştiği?Nasıl kirli bir düzenin yeni oyunudur bu?Yeter artık rahat bırakın futbolumuzu çekin pis ellerinizi yakamızda!

Futbolun para babaları "haksız" elde ettiği servetinden olmayacak diye biz taraftarlar futbolumuzdan oluyoruz!Çeyrek asırdır kulüp yönetipte bir arpa boyu kadar yol alamayanlar mı düşünmeye başladı Türk futbolunun geleceğini?
Kimi kandırıyorsunuz siz?
Geçiniz!

"Birileri" istedi diye karar alamam diyen Sayın Aydınlar sözüm size: Peygamber olup vahiy mi almaya başladınız da aklınıza böyle bir düşünce geldi?Bir vahiy geldiği belli ama "adresi" de belli!
Yayıncı kuruluş daha fazla "haksız" kar elde etsin diye futbolun geleceğiniz bitiriyorsunuz farkında değilsiniz! Yoksa Farkında mısınız?

Gelelim rezalet uygulamanın içeriğine...Hani bir deyim vardır ya "Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine" şeklinde işte tam o misal bizimkisi!
Nasıl bir gaflete düştünüz ki siz böyle saçma işlere imza atabiliyorsunuz inanın aklım almıyor!Ulu önder Atatürk bize "çağdaşlığı ilke edinelim" derken sizin çağ dışı  sistemleri benimsemeniz en hafifinden iş bilmezliktir!

"Efendim çok maç olacak takımlarımız hafta içi maçlarına alışacak." Ligi 20 takıma çıkar o zaman.He diyorsanız ki "bizim derdimiz çok maç değil çok derbi" o zaman da TSYD kupasını neden kaldırdınız tekrar düzenleyin?
Ama onun içinde yayın ihalesi lazım şimdi değil mi?Pardon...

Her sistemin elbette ki artıları vardır fakat aynı sonuca başka şekilde ulaşabiliyoruz gördüğünüz gibi.Komple ligi değiştirmekte ne demek?

Şimdi akıl var mantık var sen ligi 10 puan önde bitir ondan sonra birisi sana "hayır kardeşim aslında 5 puan farkla bitirdin sen ligi" desin!
Kim neden kabul etsin böyle bir şeyi?
34 Hafta boyunca neyin mücadelesini verdi bu takımlar?
Antrenman mı yaptılar 34 hafta?

İlk dördü play-off'a sokmak demek ligi Anadolu ve İstanbul olarak ikiye bölmek demektir!Çünkü biliyoruz ki bu sene Galatasaray'ın yaşadığı gibi ekstra kötü bir sezon geçirmezse 3 büyükler o ilk dörde her sene kombine alırlar!
4.takımda Anadolu Şampiyonu sayılır artık!

Hayır bu sistemi kabul eden 3 büyük kulübü anlıyorum ama bre Anadolu kulüplerinin saygı değer! başkanları, siz nasıl böyle bir sisteme destek verirsiniz?
Bana bunu bir Allah'ın kulu A-ÇIK-LA-YA-MAZ!!!

Sizlerin derdi takımlarınızı şampiyonluğa oynatmak değil ceplerinizi doldurmak!Buradan Anadolu takımlarını destekleyen tüm taraftarlara sesleniyorum: Bu adamları artık temizleyin! 

Önünüzde Bursaspor örneği varken artık bizi şampiyon yapmazlar masalıyla sizleri kandırmaya çalışan başkanlarınıza,yöneticilerinize kapıyı gösterin! 

Bizleri yani taraftarları yok sayan zihniyete karşı:

PLAY-OFF'A HAYIR!

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Bir Kaleci Gördüm Sanki!

Galatasaray bu sezon belkide en pahalı olacak ama en önemli transferini sıkıntılı geçen 4 sezonun ardından kaleye gerçekleştirdi.Fernando Muslera başarılı bir performans sergilediği 2010 Dünya Kupasıyla birlikte adını yavaş yavaş duyurmaya başlamıştı.Geçtiğimiz sezon Lazio ile kısmen başarılı sayılabilecek bir sezon geçirip ve bu yaz Copa America'da harika bir performansın ardından Galatasaray'ımıza transfer olarak 4 sezonluk kaleci eziyetimize son verdi...

Takım ile çıktığı ilk maç olan Olympiakos maçından son derece güven verici bir performans sergileyen Muslera en azından benim gönlüme su serpmiş oldu.Ayağını iyi kullanması ve mükemmel refleksleriyle sezon içinde yapacağı kritik müdahaleleri şimdiden kestirebiliyorum...

Benim için önemli bir detayda yediğimiz golden sonra sergilemiş olduğu tutumdur.Servet-Gökhan-Hakan gibi 3 ağır vasıtanın daha 1. dakikada geriye koşamadıklarını ve araya atılan her topun tehlikeli olacağını sezmesi kendisine 1 gole mal olsa da bundan sonraki pozisyonlar için güzel bir  referans teşkil etti.Yediği golde açılmayan Fernando Muslera golden sonraki hemen her pozisyonda ön libero gibi oynamaya başladı...

En sonunda bizimde kalemizde gerçek bir kaleci var diyebilmenin huzuruyla tekrardan:
"Hoşgeldin Muslera!"

Son bir not olarak umarım Fernando muslera'yı maliyeti nedeniyle ilk hatasında yerin dibine sokup kendisini kaybetmenin ilk adımını atmayız! 


18 Ağustos 2011 Perşembe

Allah'ını Seven Futbolun Üzerine Toprak Atsın!

Şike soruşturmasında en kritik dönemeci 15 Ağustos 2011 Pazartesi günü dönemedik.Evet yanlış okumadınız dönemedik dedim çünkü Türkiye Futbol Federasyonu başkanı ve üyeleri o dönemecin arkasını görme cesaretinde bulunamadılar...

Türkiye'de her adaletsiz olay için kullanılan "Burası Türkiye" mottosu bile bu ciddiyetsizliğin bu yüreksizliğin üzerini örtemiyor.Türkiye Futbol Federasyonunun açıkça şike ve teşviğin yanında durması artık taraflı tarafsız herkesin tepkisini göstermesine ve Federasyona olan güvenini bitirme noktasına getirmiştir.

15 Ağustos Pazartesi günü öyle bir skandala imza attı ki çok değerli! federasyonumuz önümüzdeki süreçte Türk futbolunu çok zor günler bekleyebilir.UEFA bu konuda nasıl bir tutum sergileyecek merak konusu...
Toplantı için ise tek cümle ile şu söylenebilir: "Dağ fare doğurdu!" Sen kalk Türkiye'nin en önde gelen otellerinden birinde rekor katılımlı bir toplantı düzenle ve herkesi tarihi kararlar alınacak şeklinde beklentiye sok ama öyle bir açıklama yap ki toplantı sonunda herkes hayal kırıklığı yaşasın...Yarısından fazlası madde ve bendlerle dolu "mızrağı çuvala nasıl sığdırdık" temalı bir konuşma yapmak ancak bu federasyonun icraati olabilirdi...

Karar vermekle hükümlü olan TFF en kolay yolu bile seçememiş kendisini uçurumdan aşağıya atmıştır.Önümüzdeki süreçte yaşanacaklar bu düşüşün ne kadar hızlı olduğunu gözler önüne serecektir.Türk Futbolu resmen şaibe altına girmiş ve geleceği hiçe sayılmıştır.Bazı kulüpleri kurtarmak adına Türk futbolu UEFA'nın önüne adeta "diyet" olarak atılmıştır!

Bunun altındaki düşünce "biz gidemiyorsak kimse gidemezsin" düşüncesidir ki ne denli gözlerin dönmüş olduğunun kanıtıdır!Şenes Erzik bu hafta içinde yaptığı açıklamalarla aslında kaderimizi çok net çizdi...
Düşünün bir Türk bu kadar olumsuz bir tonda konuşuyorsa UEFA'nın diğer delegeleri neler düşünür...

Açıklamanın detaylarına girelim girmesine ama nasıl çıkarız orası meçhul...Öyle bir cümle etti ki Sayın Aydınlar tutulacak savunulacak yanı yok."Kendisinden şüphe duyan takımlar Avrupa kupalarına katılmayabilirler"...
İşte biz bunu halk arasında "Cin olmadan adam çarpmak" deyimiyle tasvir ediyoruz.Kısaca Federasyon diyor ki:"Suçunuzu biliyorsunuz gitmeyin"
Suçu Federasyonda biliyor fakat ne olur ne olmaz diye soruşturmada ismi geçen kulüplerin Avrupa haklarına karışmıyor ki tazminat yükünden kurtulabilsin...

Birde aynı toplantının çıkışında Hüsnü Güreli Göksel Gümüşdağ ve M.Ali Aydınlar arasında öyle bir diyaloğa şahit oluyoruz ki evlere şenlik bir manzara çıkartıyor karışımıza...
"Beşiktaş'ı kurtardık sayemde."Teşekkür etmeleri lazım, değil mi?" Başka kimsede yok ki, bu kadar şey, ııı, sonuç" cümleleri Hüsnü Güreli'nin ağzından birebir dökülüyor hemde kameralar önünde...Daha sonra bu konuşmanın yabancı sınırlaması ile ilgili olduğu şeklinde TFF'de bir düzeltme geliyor ki özrü kabahatinden büyük!Federasyonun görevi belli takımlara özel kurallar çıkarmak mıdır?Soru havada asılı kalmaya devam ededursun bugünkü bir haberi sizlerle paylaşalım:
4 SAAT GÖRÜNTÜYÜ TEK TEK İNCELEDİ
Uluslararası alanda hizmet veren adli kriminal kuruluş olan Ulusal Kriminal Büro, verdiğimiz görüntüleri tek tek inceleyerek konuşmaların kime ait olduğunu tespit etti. 4 saatlik çalışmada sesler tek tek analiz edildi. Hazırlanan rapora göre, "Beşiktaş'ı kurtardık sayende" diyen kişinin Hüsnü Güreli olmadığı, Güreli'nin bu söze karşılık, "Teşekkür etmeleri lazım, değil mi?" Başka kimsede yok ki, bu kadar şey, ııı, sonuç" dediği belirlendi.
GÜMÜŞDAĞ OLAMAZ, AYDINLAR'A AİT 
"Beşiktaş'ı kurtardık sayende" diyen kişinin görüntüler esnasında kapı arkasında kalmasından dolayı Mehmet Ali Aydınlar veya yardımcısı Göksel Gümüşdağ'dan birisinin olduğu ancak Gümüşdağ'ın çok tiz bir sesi olduğundan dolayı konuşan şahsın "çok kuvvetle muhtemel" vurgusuyla Aydınlar olduğunun tespit edildiği de raporda yer aldı. Ayrıca konuşmada "sayemde" değil, "sayende" kelimesinin kullanıldığı belirlendi. 
Kısacası paçalardan pislik akıyor,Hüsnü Güreli aslında hiç söylemediği bir cümleyi sahiplenmek mecburiyetinde hissediyor kendisini...Peki ama neden? İşte tüm rezaletin cevabı daha doğrusu cevapsızlığı bu soruda gizli...

Bu kadar mı para oldu her şey?Nasıl paraya endekslediniz tüm hayatımızı?İnsanların saf duygularının hiç mi önemi kalmadı sizin için?

Yazıklar olsun size ve sizi bu göreve layık görenlere!

Futbol ölmüştür beyler Allah'ını seven üzerine toprak atsın!

12 Ağustos 2011 Cuma

3 Maymunu Oynamak!

3 Temmuz sabahı Türk Futbolu bambaşka bir sabaha uyandı.Taraflı tarafsız dokunulamaz diye adlandırılan Aziz Yıldırım ve beraberindeki pek çok insan şafak operasyonu ile emniyete getirildi...Birileri bu tekere çomak sokmayı başarabildi en sonunda...

Peşinden gelen 1 aylık süreçte yaşanan yeni dalgalar ile birlikte bu işlerin sanki futbolun görünmez kuralıymış gibi açık açık yapıldığı gerçeği suratımıza bir tokat gibi çarpıldı.Bu rezilliğe ortak olan herkesin ortak savunması ise herkesin şike ve teşvikte bulunması üzerineydi...Bu savunma sistemi ise yapılan şike ve teşvikten daha korkutucuydu.Çünkü insanlar bunu "doğal" bir olaymış gibi algılamaya başlamışlar...Yıllarca kahvelerde konuşulan "x takım y takımına maçı satmış" muhabbetinin boşuna konuşulmadığı gerçeği yavaş yavaş karşımıza çıkmakta...

Artık bu düzeni değiştirme vakti gelmiştir.Artık insanlar kahve köşelerinde "x takım y takımına maçı satmış" klişesini kullanmamlıdır.Bunun için "yetkili" mercilerin kanunlarla donatılmış olan güçlerini kimseden korkmayarak adaletli olarak kullanması büyük önem arz etmekte...

Fakat son 2-3 gündür bu "yetkili" mercilerin sorumluluktan kaçma çabalarını ibretle izliyoruz... Çeşit çeşit formüller üretilmekte ve bu kirli düzenin en az hasarla devam etmesini sağlamak için kırk takla atılmakta.Özellikle bir seneryo var ki Oscar'da en iyi kurgu ödülüne layık görülür...Neymiş efendim 2010-2011 sezonu dondurulacak ve bu soruşturma kapsamında şu anda tutuklu bulunanlara tedbir getirilecek...Bununla birlikte yargının kesin sonucu beklenecek ve ona göre nihai karar verilecek.

Yok öyle bir Dünya Sayın Aydınlar yok öyle bir Dünya!

Elinde 26 klasör belge var ve sen hala topu yargıya atmaya çalışıyorsun öyle mi?Korkaklığın lüzumu yok TFF.Üstelik öyle saçma bir uygulama planlıyorsun ki neresinden tutsak elimizde kalıyor...

2010-2011 sezonunu yokmuş gibi sayıyorsunuz ama düşen-çıkan takımlara dokunmuyorsunuz.Geçen sene düşen takımlar demeyecekler mi "madem bu sezon hiç oynanmadı bizde hiç düşmedik" diye?Zaten siz bu mantıkla devam ederseniz "efendim ligi yok saymıştık o yüzden şike yapılmasıda mümkün değil" dersiniz...

Türk futbolunun geleceğiyle oynamayın.Milyonlarca insanın temiz duygularını paraya satmayın!

Siz istediğiniz kadar kırk takla atın ama artık oyun bitti! Bu taraftarlar tiyatro izlemekten sıkıldı!

3 maymunu oynamayın çünkü bizler hem görüyor hem duyuyor hem de biliyoruz! 

17 Ocak 2011 Pazartesi

Bu Karanlığın Sonu Aydınlık!

Çok uyardık,çok çabaladık yıkılmaması için ama olmadı başaramadık kurtaramadık.Olayın en üzücü yanıda ne biliyor musunuz? Bir zamanlar üyesi olduğumuzdan gurur duyduğumuz ultrAslan'ın bugün kendisini kapatmasına neredeyse sevinecek duruma gelmiş olmamız...

Bizim de suçumuz var elbette ama inanın çabaladık,defalarca uyardık.Forumda konuşulanlar hep ertelendi,hasır altı edildi.Herşey 12 Nisan'da ki Fener maçından sonra başladı,çığ gibi büyüdü.Forumdan bir çok kişinin kellesi gitti.Sözler verildi karaborsa yapanlar temizlenecek dendi ama olmadı.Yine yerindeydiler hemde daha güçlü bir şekilde...

Konular biriktikçe birikti.Öyle fazla maça gidemiyorum eskisi gibi üniversite telaşından o yüzden tribünlerdeki durumu tribündekiler zaten anlatmış ama şu bir gerçek ki 12 Nisandan sonra o forum eskisi gibi hiç bir zaman olamadı...Takımına Kazımın getirilmesine tepki koyamayan ultrAslan kendisinin istemediği en ufak protesto yapan taraftarlarına aciz diyerek sonunu kendi elleriyle hazırladı.Adnan Polat gibi bir tabiri caiz ise satıcının,yalakanın sevdasına bu oluşum kendini bitirdi,taraftarlarına sırt çevirdi...

Galatasaray'ımıza kendi evinde laf edenleri savunma,onlardan özür dileme gafletine düşenleri Galatasaray tribünleri elbette hazmedemeyecekti ve tam anlamıyla kıyamet koptu.

Olayın rant kısmına hiç girmiyorum bile.Yapanları Allah'a havale ediyoruz.Her insan kendine yakışanı yapar en nihayetinde...Tüm ultrAslan'ı hiç bir zaman sorumlu tutmadım bu olaydan fakat virüs sızmış bir kere aralarına,kör etmiş herkesi...

Aslında ultrAslan'ın forumunun bugün kapalı olması herşeyin özeti.Koca ultrAslan çareyi tepkilerin artmasını önlemek için forumunu kapatmakta buluyorsa bu kadar şey yazmış olmam bile fazla...

Elbet ayrılıklar devam edecektir ama bu kadar paranın döndüğü bu tribünlerde ayrılanların işi hiçte kolay olmayacaktır.Galatasaray'ımızın aşağılanmasına göz yummayan herkese çok teşekkür ederim kendi adıma yolunuz açık önünüz aydınlık olsun!

Unutulumasın gecenin en karanlık anı gün doğumundan hemen öncedir!

Sonsuza dek sürecek bizim aşkımız!